Skip to content

Bulunduğunuz Sayfa : Anasayfa arrow SMMM Yaşar ASLAN arrow HENDESE BİLMEYEN KADI VE BİLİRKİŞİLİK
 
 

 

HENDESE BİLMEYEN KADI VE BİLİRKİŞİLİK

                              

Tarihi belgelere biraz göz attığımızda bilirkişilik kurumunun geçmişinin 1600’lü yıllara kadar uzandığı anlaşılmaktadır.(!)

Bu bilgiye nereden ulaştığımı merek edenler için, 1609 – 1657 yılları arasında yaşamış olan  Katip Çelebi’nin “Hendese bilen kadı ile bilmeyen kadı” isimli eserini aşağıda sunuyorum.

“Bir kimse, uzunluğu ve genişliği yüz arşın olmak üzere, bir tarlayı başkasına satıp karşılığında uzunluğu ve genişliği ellişer arşın iki tarla verdi. Aralarında anlaşmazlık olup bir kadıya vardılar ki hendese (geometri) bilmezdi: “Hakkı budur” diye hükmeyledi. Sonra hendese bilen bir kadı bulup davayı dinlettiler; “Hakkının yarısıdır” dedi. Hak dahi budur: Bunların aslını bilmek murad eden riyaziyyat (matematik) görmeye heves eyleye.”  

(100 metre eninde 100 metre boyunda bir arsanız varsa bunun yarısı 50 metreye 50 metrelik bir arsa değildir. Çünkü 50x50 m’lik bir arsa 100x100 m’lik bir arsanın dörtte biridir.) 

Bu sonuçtan sonra birinci kararı veren kadı ne yapmıştır bilemem, ama o dosyayı hendese işinden anlayan bir ehlivukuf’a göndermediği için çok pişman olmuştur diye tahmin ediyorum. 

İşin mizahi yönünü bir tarafa bırakacak olursak; yukarıdaki basit örneği çevrenizdeki birçok kişiye sorduğunuzda çoğunlukla yanlış cevap verdiklerine tanık olursunuz.

  Mahkemelere o kadar çok değişik konular intikal eder ki; birçoğunun çözümü o konuya ilişkin uzmanlık gerektirir. Hakim ve Savcılar da uzmanlık veya özel bilgiyi gerektiren konularda o konunun uzmanı olan kişi veya kurumlardan görüş alırlar. İşte konunun uzmanı olan bu kişinin hukuk dilindeki adı bilirkişidir. 

5271 Sayılı CMK’nun 63/1. maddesine göre, çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına hakim tarafından  re'sen karar verilebilir. 

Ayrıca Cumhuriyet Savcısının, katılanın, vekilinin, şüphelinin veya sanığın, müdafiinin veya kanunî temsilcinin istemi üzerine mahkemece karar verilebilir.

 Ancak hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukukî bilgi ile çözülmesi olanaklı konularda bilirkişi dinlenemez. 

CMK 63/3, Maddesine göre, soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısı da bu maddede gösterilen yetkileri kullanabilir. 

1086 Sayılı HUMK’nun 275. maddesi de hemen hemen CMK’nun 63/1. maddesi ile aynı hükümleri içermektedir.  

Hem ceza yargısında hem de hukuki yargıda, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde mahkeme tarafından bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilebilir. 

2006 yılından itibaren, adli yargı kurumlarında görev yapacak olan bilirkişiler her ilin Adli Yargı Adalet Komisyonları tarafından belirlenmektedir. Daha sonra bu bilirkişilerin listeleri bir kitapçık halinde hakim ve savcılara gönderilmekte olup, görevlendirmeler bu listelerden yapılmaktadır.

 Atama kararında, gerekçesi de gösterilmek suretiyle, adli yargı adalet komisyonu listelerine  girmeyenler arasından da bilirkişi seçilebilir. 

Listelere kaydedilen bilirkişiler, il adlî yargı adalet komisyonu huzurunda "Görevimi adalete bağlı kalarak, bilim ve fenne uygun olarak, tarafsızlıkla yerine getireceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim." sözlerini tekrarlayarak yemin ederler. Bu bilirkişilere görevlendirildikleri her işte yeniden yemin verilmez. 

Hukuki yargı ve idari yargı kurumlarında bilirkişi atanmasında ise herhangi bir liste veya yöntem bulunmamaktadır. Bu yargı kurumlarında tamamen mahkemenin uygun gördüğü kişiler tek veya heyet olarak görevlendirilmektedir. 

Bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin kararda, cevaplandırılması uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren sorularla inceleme konusu ve görevin yerine getirileceği süre belirtilir. Bu süre, işin niteliğine göre üç ayı geçemez. Özel sebepler zorunlu kıldığında bu süre, bilirkişinin istemi üzerine, kendisini atayan merciin gerekçeli kararıyla en çok üç ay daha uzatılabilir. 

İncelemeleri sona erdiğinde bilirkişi, yaptığı işlemleri ve vardığı sonuçları açıklayan bir  raporu, kendisinden istenen incelemeleri yaptığını ayrıca belirterek, imzalayıp ilgili mercie verir veya gönderir. Mühür altındaki şeyler de ilgili mercie verilir veya gönderilir ve bu husus bir tutanağa bağlanır.

 Birden çok atanmış bilirkişiler değişik görüşleri yansıtmışlarsa veya bunların ortak sonuçlar üzerinde ayrık görüşleri varsa, bu durumu gerekçeleri ile birlikte rapora yazarlar. 

Bilirkişi raporunda, hâkim tarafından yapılması gereken hukukî değerlendirmelerde bulunulamaz. 

 Mahkeme, her zaman bilirkişinin duruşmada dinlenmesine karar verebileceği gibi, ilgililerden birinin istemesi halinde de açıklamalarda bulunmak üzere duruşmaya çağırabilir. 

Yaptıkları açıklamalardan sonra mahkeme başkanı veya hâkim, çekilmelerine izin vermedikçe, bilirkişiler duruşma salonunda kalırlar; ancak salona teker teker alınıp birbirinden ayrı olarak dinlenmeleri zorunlu değildir. 

Hâkimin reddini gerektiren sebepler, bilirkişi hakkında da geçerlidir.

Tanıklıktan çekinmeyi gerektirecek sebepler bilirkişiler hakkında da geçerlidir. Bilirkişi, geçerli diğer sebeplerle de görüş bildirmekten çekinebilir. 

Usulünce çağrıldığı hâlde gelmeyen veya gelip de yeminden, oy ve görüş bildirmekten çekinen bilirkişiler hakkında CMK. 60. maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanır. 

Bilirkişiye, inceleme ve seyahat gideri ile çalışmasıyla orantılı bir ücret ödenir. Bilirkişi ücreti hakim ve savcılar tarafından takdir edilmektedir.

                                                                                                                                   Yaşar ASLAN

                                                                                      Serbest Muhasebeci Mali Müşavir